anapara.com

Enflasyon neden arttı? 03.02.2017

Enflasyon Ocak’ta beklentiyi aştı

TÜİK, Ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ocakta % 2,46, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) % 3,98 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında % 9,22, yurt içi üretici fiyatlarında % 13,69 oldu.

Beklenti TÜFE’de aylık % 1.76, yıllık %8.60 artıştı. TÜFE geçen ay aylık bazda % 1.64, yıllık bazda %8.53 artmıştı. Çekirdek TÜFE %7.74 oldu, beklenti % 7.60’tı.

Tüketici fiyatları bazında ocakta en yüksek fiyat artışı % 92,71 ile kabakta, en fazla fiyat düşüşü ise % 13,80 ile kadın ceketinde görüldü.

Uzmanlar, aylık yüzde 2,46, yıllık yüzde 9,22 oranında gerçekleşerek bir yılın en yüksek seviyesine çıkan enflasyon rakamlarını değerlendirdi.

1. KUR ETKİSİ

Enflasyon rakamlarının açıklanmasından hemen sonra BloombergHT canlı yayınına katılan Tacirler Yatırım Başekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, enflasyon sepetinde ağırlğı değişen gıda fiyatları ile kur geçişkenliğine dikkat çekti:

“Merkez Bankası’nın enflasyon tahmin patikası zaten yüzde 9’lara gelebilecek bir enflasyonun altını çizmişti. Yine de aylık yüzde 2,46 biraz problemli bir enflasyon. Biliyorsunuz ağırlıklar tarafında revizyonlar oldu. Kur geçişkenliğinin önemli olduğunu TÜFE’nin altındaki kalemlerden görebiliyoruz. Ev eşyası veya sağlık kalemleri gibi. Örneğin sağlık tarafında muayene ücretlerinde yüzde 20 ile yüzde 60 arasında artışlar oldu. İlaç fiyatlarındaki artışları şubat ayından sonra göreceğiz.

Rabobank Gelişen Piyasalar Kur Stratejisti Piotr Matys’e göre ise Türk Lirası’ndaki zayıflık, enflasyona yansıdı.

 

Enflasyondaki yükselmenin uzun vadede devam edebileceğini söyleyen Matys, “Uzun vadede devam edebilir. Türk Lirası, yılın ikinci yarısına mevcut seviyede girerse, enflasyon ılımlı seviyede gerçekleşebilir” diye konuştu.

2. GIDA ETKİSİ

Gökşen, kur geşikenliğinin yanı sıra enflasyon sepetindeki ağırlığı yüzde 23,68’den yüzde 21,77’ye düşürülen gıda kaleminin de enflasyonda etkili olduğunu söyledi.

HSBC Yatırım Stratejisti İbrahim Aksoy da e-posta yoluyla paylaştığı notta kurdaki bozulmanın yanısıra bir önceki aya göre yüzde 6,4 yükseliş gösteren gıda enflasyonuna dikkat çekti.

Gıda fiyatlarında artışın aylık enflasyona 1,39 puan etki yaptığını söyleyen Aksoy, bu şartlar altında enflasyondaki artışın süreceğini öngördü.

Aksoy, “Yıllık enflasyonun martta yüzde 10,5, nisanda ise yüzde 11 seviyesine çıkabileceğini tahmin ediyoruz” dedi.

Anadolu Ajansı’na konuşan İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, enflasyondaki sürpriz artışın gıda kaynaklı olduğunu ve büyük ölçüde olumsuz hava koşullarının etkisinin görüldüğünü söyledi.

Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise enflasyonun üç temel sebepten yüksek geldiğini belirterek, bunların aralık ayında ve ocak başında yaşanan don ve sel sebebiyle artan sebze-meyve fiyatları, artan enerji fiyatları ve TL’deki değer kaybı olduğunu söyledi.

Kanlı, “Gıda enflasyonundaki yükseliğin sorumlusu olarak aracılar ve perakendeciler görülüyor. Asıl sorun tarım sektöründe verimlilik artışının sağlanamaması. Bu sorun da ancak tarımı kademeli biçimde dışa açarak sağlanır. Tabi bunun da kısa vadede bir takım toplumsal olumsuz etkileri olur. Diğer taraftan ÖTV artışlarının da artık düzenli ve öngörülebilir olması gerek” dedi.

3. MERKEZ BANKASI ETKİSİ

BloombergHT’de Açıl Sezen’in sorularını yanıtlayan Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya Ardıç enflasyondaki artışın öngörülebilir olduğunu söyleyerek “Döviz kurlarındaki artışın enflasyon üzerindeki geçişkenliğini biliyoruz” dedi.

Ardıç,  “Bence bu sıra dışı artışın nedeni Merkez Bankası’nın temel görevi olan fiyat istikrarının sağlanması ve enflasyon düşürülmesi görevini ihmal etmesi, havlu atması” diye konuştu.

Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Merkez Bankası’nın öngördüğü gibi enflasyon oranlarının sene sonunda gerileyeceğinin şimdiden tahmin etmenin zor olduğunu ifade etti.

Kozanoğlu, “Bu enflasyon dinamiklerinden sonra Merkez Bankası ne yapabilir?” sorusunu şu şekilde yanıtladı:

“Son rakamlar gösteriyor ki; Enflasyonda yukarı doğru hareket, geçici önlemlerle aşılacak gibi durmuyor. O nedenle Merkez Bankası’nın daha net bir para politikasına dönmesi lazım. Geç likidite penceresi gibi geçici enstrümanlar yerine politika faizi ve koridor vasıtasıyla para politikası yönlendirilmeli. Bu politika da ısrar edilmesi, para politikasında suni bir görünüm arz edebilir. Merkez Bankası, gelişmelerin gerisinde kalıyor. Sonuçlara odaklanmış gibi görünüyor. Hâlbuki Merkez Bankası’nın gelişmeleri öngörüp buna göre önlemleri alması gerekir. ”

4. ÜRETİCİ FİYATLARI ETKİSİ

Üretici fiyatları 2011’de nu yana en yüksek seviyeyi gördü. Üretici fiyat endeksindeki ham petrol ve doğalgaz fiyatlarının bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı yüzde 84,24’ken kok ve rafine petrol ürünleri kalemi için bu oran yüzde 92,90. Bu durumun hatırlatılması üzerine Kozanoğlu şu değerlendirmelerde bulundu:

“2016’nın başında petrolün varil fiyatı 20 dolar seviyesindeydi. Şimdi 50’nin üzerine çıktı. TL de 3 civarından 3,75 seviyesine ulaştı. En az yüzde 25 arttı. İkisinin bileşik etkisi göz önüne alındığında bu oranlar şaşırtıcı değil. Enflasyonu çok hızla yukarı çeke7n bir faktör.”

Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Ardıç’ın konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle:

“İç talepteki daralmanın üretici fiyatlarına da yansıtılması gerekir ama yansıtılmıyor. Yıllık bazda ÜFE yüzde 13 artarken TÜFE yüzde 9’la geride kalıyor. Her maliyet artışı satış fiyatına yansır diye bir kural yok ama iç talepte canlanma olsa bu yapılabilir. Ancak öyle bir talep artışı yok. Dolayısıyla üretici kâr marjlarından yiyecek bir süre.”

Üretici fiyatlarındaki hızlanmanın endişe verici olduğunu söyleyen Rabobank Gelişen Piyasalar Kur Stratejisti Matys de fiyatlardaki giderek tetiklenen artışın tüketimi de baskılayacağını aktardı.

5. TÜKETİCİ ALIŞKANLIKLARI ETKİSİ

BloomberHT muhabiri Burak Karagöz’ün sorularını yanıtlayan KİM Marketleri Bölge Müdürü Emre Yalcı tüketici alışkanlıklarının değiştiğini söyleyerek müşterilerin eskisi gibi toplu alışveriş yapmadığını, mağazalara daha sık gelip daha az ürün aldığını ifade etti.

Yalcı, iyi fiyat, iyi hizmet ve iyi kalitenin daha yakından takip edildiğini aktardı. KİM Bölge Müdürü, müşterilerin tüketebileceği kadar ürün aldığını, spesifik ürünlerin satışının azaldığını söyledi ve ekledi:

“Şu andaki rakamlar henüz raf fiyatlarına yansımadı. Üretici firmaların fiyat geçişleri için çok büyük talebi var fakat perakendeciler olarak bu fiyat geçişlerini en az seviyede yansıtmaya çalışıyoruz. Daha da artacağını düşünüyoruz çünkü üretim girdilerinin maliyetleri de raf fiyatlarına yansıyacak.  2016 yılı perakende sektörü için zor geçti ve bu durumun 2017’de devam edeceğini düşünüyoruz.

Kaynak: Business HT