Merkez Bankası siyasi baskılar altında karar alma mekanizmasını zor da olsa işletiyor. Hükümet kanadından faizin indirilmesine yönelik sürekli açıklamalar gelmesi ve MB Başkanı Başçı'nın görev süresinin Nisan'da sona erecek olması nedeniyle faiz kararları kritikleşti.
Vatan Gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı:
Nisan’da görev süresi dolacak olan Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın önünde üç PPK toplantısı var. Başçı yarın ‘Ne şiş yansın ne kebap’ diyerek faize dokunmayabilir. Üst bandı 50 baz puan indirebilir.
Bu haftanın bizim piyasalarımız açısından en önemli olayı 19 Ocak Salı günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı olacak. Nisan ayı başında atanacak yeni Merkez Bankası Başkanı’na kadar, geriye 23 Şubat ve 24 Mart’taki iki toplantı kalıyor. 20 Nisan’daki toplantıya yeni veya yeniden atanmış olan başkan başkanlık yapacak. Şubat ve Mart’taki toplantılarda; olağanüstü gelişmeler olmazsa; Başkan Erdem Başçı’nın “topal ördek” (Yeni ABD başkanı seçildikten sonra, görevdeki ABD başkanının pratikte yetkisinin azalması durumu için söylenen bir ABD deyimi) durumunda olacağı için herhangi önemli karara imza atmayacağını düşünüyorum.
Bu nedenle Salı günkü PPK toplantısı belki de son stratejik karar toplantısı olmasından dolayı önem arz ediyor. Başkan Başçı ve PPK üyeleri; yeni başkan ile üyelerin kimler olacağından bağımsız; piyasalar açısından önemli kararlar alacaklar mı, yoksa yeni başkanın atanmasına 3 ay kalmışken, ‘Ne şiş yansın, ne de kebap yansın’ diyerek hiçbir şeye dokunmayacaklar mı?
“Normal” koşullarda; döviz kurları ve enflasyona bakıldığında politika ve “işgören” faizin artırılması gerekiyor. Halen daha politika faizi olan haftalık repo yoluyla borç verme faizi yüzde 7.50’de iken, “işgören faiz” dediğim TCMB’nin ağırlıklı fonlama faizi 8.88’de (geçtiğimiz Cuma günü itibariyle). Para politikasında “sadeleştirmeye” gideceğini geçtiğimiz yıl ortasında açıklamış olan Başçı’nın en azından politika faizini, “işgören faize” yaklaştırması bekleniyordu, yapılmadı. Hatta sadeleştirme adına herhangi bir adım atılmadı.
İşler karışabilir
Genel beklenti bu toplantıda da herhangi bir adım atılmayacağı yönünde. Bu arada genel beklentiden ayrı; yeniden aday olması ihtimalini güçlendirme adına Başkan Başçı’nın koridorun üst bandını 50 baz puan indirebileceği de konuşuluyor. Böylesi bir durum politikacılara “şirin” görünse de piyasalara hayli olumsuz mesaj verecektir. Aralık toplantısından hayli ümitli olan piyasalar, enflasyonla mücadele adına kararlı politikalar izlenmediği düşüncesiyle uzun vadeli bonolardan çıkmayı tercih etmişlerdi. Bu da bono bileşik getirilerini yükseltmişti. Eğer üst bantta bir indirim gelecek olur ise ilk anda ‘Enflasyonla mücadeleden vaz mı geçildi’ sorusu akla gelecek. Diğer yandan da dövizdeki oynaklığı azaltma adına piyasaları “tehdit edebileceği” faiz üst bandını düşürerek, MB bir anlamda elindeki faiz silahını zayıflatmış olacaktır.
Evet, “işgören faiz” politika faizinden 120-150 baz puan yukarıda. Bankacılar ve iş dünyasının bir kesimi bunu biliyor. Ancak bu durum “resmiyet kazanmadığı” için istenen etkiyi yaratmıyor, yaratamıyor. Bir de bunun üzerine; faizlerin artması gerektiği bir dönemde; sırf politikacılara “şirin görünme adına” üst bantta da olsa bir indirim yapılacak olur ise, işler iyiden iyiye karışacaktır.
Naçizane önerim; illâ bir indirim yapılacaksa, Koridorun alt bandına olsun. Nasılsa bir işe yaramıyor. Hatta öyle 50-100 baz puan değil, 200-250 baz puan bile indirilebilir. Zengin ve cesur gösterir…
TL’nin kaderini ruble belirleyecek
Petrol fiyatlarındaki düşüş Rus para birimi rubleyi vuruyor. Dolar/rublede Cuma günü Aralık 2014’ten bu yana en yüksek seviye olan 77.94 görüldü. Rublenin tek başına dalgalanmalar yaşasa neyse de diğer gelişen ülkeler gibi Türk Lirası’nı da etkiliyor. Ruble veya Güney Afrika Randı kadar olmasa da aynı zaman biriminde işlem görüyor olmamız TL’nin hasar almasına neden oluyor. Yurt dışındaki fon yöneticileri genelde bu üç piyasayı bir arada alıp-sattıklarından biz de diğerlerindeki gelişmelerden etkileniyoruz. Bundan dolayı da bence bu haftanın göstergesi ruble olacak.
Dolar/TL kurlarında geçtiğimiz hafta 3.0350 seviyesi önemliydi. Haftanın kapanışı 3.0460’dan gerçekleşti. Bu hafta yeniden 3.0350’nin altına inil(e)mez (PPK’dan bir faiz indirimi gelmişse, bu olasılığı unutun derim) 3.0750-3.0880 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır.
Petrolün ateşi İran’la çıkar mı?
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve Birleşmiş Milletler, İran’ın nükleer geliştirme ile ilgili varılan anlaşmanın şartlarını yerine getirdiğini resmi olarak açıkladı. ABD ile karşılıklı olarak tutukluların salıverilmesi sonrasında Başkan Obama’nın imzaladığı karar ile İran’a uygulanan önemli yaptırımlar geçen hafta sonu itibariyle bitiyor.
Asıl önemlisi İran’ın dünya petrol piyasasına ulaşımındaki engeller kalkıyor. İran’ın uzun zamandan bu yana dev gemilerde depoladığı 40-45 milyon varil olduğu belirtilen petrolü de artık piyasalarda satabilecek. Ancak depolandığı zamana göre düşen fiyatlarla elde edebileceği gelir oldukça düşmüş durumda. Brent petrol fiyatları, İran’a uygulanan yasakların kaldırılması öncesinde, Ekim 2003’ten bu yana en düşük seviyesi olan 28.80 dolara geriledi. Brent petrolün 26.00-26.20 dolar bandına kadar düşmesi olasılığı yüksek