anapara.com

Bu seviyeden ‘Euro’ alınır mı?

Avrupa Birliği'nin istemediği lider Tsipras, Yunanistan'da lider oldu. Seçimlerden galip çıkan Tsipras, kemer sıkma politikalarına karşı geliyor.

EURO NE KADAR?

Vatan Gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı:

Yunanistan’ın solcu lideri Tsipras’ın ‘Eurodan çıkarız’ tehdidi, piyasaları geriyor. Ancak Tsipras her şeyi kırıp dökmeyecek, iyi bir paket koparmak için pazarlık edecek. Euro/dolarda 1.0770’in görülmesi mümkün, altı zor.

Kamu borçlarını ödemeyeceğini, sosyal güvencesi olmayan işsizlere ücretsiz sağlık hizmeti, ısınmadan alınan özel vergilerin iptali, asgari ücretin 751 euroya çıkarılması, mali yük altındaki vatandaşların rahatlatılarak vergi yükünün reel sektöre kaydırılması Syriza’nın vaatlerinden bazıları. Syriza’nın seçimlerden lider parti olarak çıkması bekleniyor.

Siyasi sistemin; köklü demokrasiye dönüştürülmesini temel hedeflerinden biri olarak açıklayan Syriza’nın lideri Alexis Tsipras yeni başbakan olarak AB ile yapılacak “pazarlıklara” da liderlik edecek. Bu yazı yazıldığı sırada henüz daha seçim sonuçları netleşmemişti. Seçimlere kamuoyu araştırmalarına göre Yeni Demokrasi hareketinin yüzde 4-6 oranında önde giren Syriza’nın tek başına iktidar olması ile bir koalisyon veya azınlık hükümeti ile yola devam etmesi arasında farklar görülecek.

Tek başına iktidarlık, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’nin açıkladığı beklenenden “şişman paket” ile düşen euroya bir darbe daha vurabilir. Tek başına iktidar olmadığı durumda ise koalisyonun kimlerle kurulacağı, azınlık hükümeti durumunda yeni hükümetin programının ne olacağı beklenirken ‘euro’daki kayıplar daha sınırlı olacak.

Euro tahminlerine geçmeden önce geçtiğimiz hafta ECB’nin beklentileri aşan “şişman paketini” hatırlayalım.  Draghi 22 Ocak’ta “tarihi” bir adım attı 500-600 milyar euroluk bir genişlemenin neredeyse iki katını verdi. ECB; Mart 2015’ten başlayarak, Eylül 2016’ya kadar her ay 60 milyar dolarlık tahvil alacak. Toplam tutar 1.08 trilyon euro olacak. Yeni açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla Eylül 2016’ya kadar net bir toparlanma olmazsa programın uzatılma ihtimali de var.

İyi ve kötü taraflar

Mart 2015’te başlayacak alımlar her ülkenin kendi Merkez Bankası tarafından yapılacak. Hem iyi hem kötü haber: İyi tarafı Yunanistan “istisna” tutulmamış, Draghi’nin ifadesiyle diğerlerine uygulanacak kurallar “Komşu’ya” da geçerli olacak. Kötü tarafı Yunanistan’ın “limitleri dolu” olduğu için Haziran-Temmuz ayındaki geri ödemelerine kadar bir şey yapılamayacak görünüyor.

Tsipras’ın da pazarlığa bu noktadan başlaması ihtimali yüksek. Biz; ödememiz gerekenleri ödemeyelim veya “ahir vadeye” erteleyelim, siz yeni Yunan bonolarını derhal almaya devam edin diyecektir.

“Taç giyen baş, akıllanır” atasözü kanımca; Tsipras ve Syriza için de geçerli olacaktır. İktidara gelirken ‘Kamu borçlarını ödemeyeceğiz’ deseler de; euro içinde kalacakları varsayımıyla; nihayetinde herşeyi kırıp, dökmeyecekler; Komşu için iyi bir “paket” koparmaya çalışacaklardır. Bence mesele “pazarlık meselesi” olacak. Tsipras seçimden ne kadar güçlü çıkarsa; eli de o oranda güçlenecek, bir koalisyon durumunda sesi seçim öncesindeki kadar gür çık(a)mayacaktır.

Düşüş bizi de vuruyor

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, geçen hafta yaptığı açıklamada “2015’te sadece pariteden dolayı ihracatçı 8 milyar dolar kayıp yaşayacak” diyerek paritedeki hareketin olası maliyetini ortaya koydu. Düşen petrol fiyatlarına sevinirken; en büyük ihracat pazarımız olan AB’nin para birimindeki değer kaybı bizi de vuracak. Petrol tasarrufumuzun bir kısmını bu sebeplerle kaybedeceğiz.

Piyasaların geçtiğimiz hafta Yemen’de yaşananları ve hafta sonu Ukrayna’da Mariupol şehrinde şiddetlenen saldırıları da çok fazla dikkate almadığı söylenebilir. Eurodaki “Yunanistan seçim fiyatlaması” da tamamlandıktan sonra bu konular biraz daha öne çıkacaktır.

Bu seviyeden alınır mı?

Bir trend başladığında pek sesi çıkmayanlar; trend zirvesine yaklaşınca hep “dahası var” derler. Ben bunlara “daha çokçular” adını veriyorum. Bugünlerde bir yandan euro, diğer yandan petrol için bu “daha çokçuların” sesi daha çok duyuluyor. Gerek ana akım medya, gerekse de “daha çokçular” gündemi işgal ediyorsa bence trendin sonuna yaklaşılmış demektir.

‘Euro’da da 1.3993’ten başlayan ve düşen bıçağı tutmaya çalışanların hemen hepsinin canını yakan son büyük düşüşün de sonuna yaklaşılmış olduğunu düşünüyorum. Son darbe “Komşu’dan” gelecek. Eğer bugün netleşen sonuçlara göre Syriza tek başına iktidar gelmişse; euronun1.1080 seviyesini test ettiğine ve hatta arızi olarak 1.0770’e kadar gerilediğine şahit olabiliriz. Bir koalisyon veya azınlık hükümeti olasılığında ben düşüklerin geçtiğimiz haftanın son günlerinde görülmüş olabileceğini düşünürüm. Yine de 1.1080 seviyesinin görülmesi mümkün ancak bu durumda altına inilmesini beklemem.

Her iki ihtimalde de yakın gelecekte euro borç geri ödemesi, ithalatı veya daha önceden vadeli işlem piyasalarında euro satmış olanların bu ihtiyaçlarının bir kısmını hedge etmelerinde fayda olan zamanlara geldiğimizi düşünüyorum. Hem TL’ye, hem de dolar karşısında…

Kasayı İstanbul doldurdu

Türk ekonomisinin lokomotifi İstanbul, geçen yıl hazineye aktardığı 175.2 milyar lirayla devletin yüzünü yine güldürdü. 2014’te devletin kasasına giren her 100 liranın 41 lirasını bu kent karşıladı. Maliye Bakanlığı‘nın verilerine göre, devlet geçen yıl 81 il ve Merkez Saymanlığı‘ndan toplam 425 milyar 758 milyon 290 bin liralık gelir elde etti. Hazine’nin ikinci büyük gelir kapısı olan Başkent Ankara, 2014’te kamuya 50 milyar 719 milyon 293 bin liralık kaynak aktardı.

İzmir devlete sağladığı 41 milyar 200 milyon 725 bin lirayla üçüncü sırada yer alırken, sanayi kenti Kocaeli 40 milyar 632 milyon 265 bin lirayla dördüncü sırayı aldı.

Geçen yıl İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli ile Ankara’nın devletin kasasına aktardığı kaynağın toplamı bütçe gelirlerinin  yüzde 77’sini oluşturdu. Devlet elde ettiği her 100 liralık  gelirin 77 lirasını bu 4 kentten topladı. Bütçeye en az katkı yapan il 49 milyon 67 bin lirayla Hakkari oldu.