Bunun yanısıra piyasaları tedirgin eden diğer konu ise İngiltere'de seçimlerden galip çıkan Cameron oldu. Cameron, İngiltere'nin AB üyeliğini referanduma götürmeyi vaad etmişti.
Vatan Gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı:
Avrupa için Yunanistan’ın üzerine yeni bir problem daha eklendi: Brexit. İngiltere’de, AB üyeliğini referanduma götüreceğini vaat eden David Cameron’un seçilmesi piyasaları tedirgin etti.
Geçtiğimiz hafta boyunca Cuma günü gelecek iki açıklamayı bekledi piyasalar. İlki ABD’nin Nisan ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisiydi: 230 bin kişilik istihdam artışı beklenirken, gerçekleşme 223 bin olarak açıklandı. 126 bin olarak açıklanan Mart verisi de Haziran 2012’den bu yana en düşük rakam olan 85 bine revize edildi.
TDİ verisinin beklentilerden düşük gelmesi küresel piyasalarda bir rahatlama sağladı. Haziran ayında Fed’in faiz artışına başlayacağı beklentisi neredeyse sıfırlandı. (Gerçi ben halen daha 1 yıl önceki tahminimi korusam da…)
Bizi daha yakından ilgilendiren ikinci veri S&P derecelendirme kuruluşunun Türkiye’nin notuna dair açıklamasıydı. Yapılan açıklamada Türkiye’nin yabancı para cinsinden not ve görünümü; kamu borcunun düşük, ihracattaki esneklik sayesinde; BB+/B seviyesinde tutulurken “negatif görünüm” korunmuş. Asıl değişiklik Türk Lirası notumuzda gelmiş. BBB/A-2 olan notumuz, BBB-/A-3 seviyesine düşürülmüş. Bu değişikliğin sebebi olarak da Merkez Bankası’nın “operasyonel bağımsızlığı” konusundaki sorunlar gösterilmiş.
Dolarda destek seviyesi
Yabancı para cinsinden notumuzun korunması, Türkiye Cumhuriyeti Hazine’sinin ihraç ettiği yabancı para cinsinden tahviller ve kamu/özel şirketlerin yabancı para cinsinden borçlanmaları açısından önemliydi. Ancak TL cinsinden notumuzun düşmesi, yabancı yatırımcıların iç borçlanma tahvillerine olan yatırımlarını olumsuz etkileyebilecektir. Anlamsız “faiz tartışması” işi bambaşka bir boyuta getirmiş oldu. Telafisi zaman alacak. TDİ açıklaması sonrasında 2.6755’lere kadar değer kazanan TL, S&P’nin açıklaması sonrasında yeniden 2.6950’lere kadar yükseldi. Bu hafta piyasalar S&P açıklamasını dikkate alacak olur ise 2.6825 seviyesi kritik olacak. Bu seviyenin korunması durumunda yeniden 2.70’lerin üzerine doğru (özellikle euronun değer kaybetmesi durumunda) bir hamle görebiliriz.
Yunanistan borcunu öder mi?
Bu hafta Yunanistan’ın IMF’ye olan borcunu ödeyip, ödemeyeceği (daha doğrusu ödeyemeyeceği) “haftanın göstergesi” olacak. Komşu, yarın IMF’ye 750 milyon euro ödeme yapacak mı? Halen daha AB ile Yunanistan arasındaki görüşmeler sürüyor ve taraflardan değişik açıklamalar geliyor. Benim tahminim bu ödemenin de bir şekilde çözüme ulaştırılacağı yönünde.
AB için Yunanistan probleminin üzerine yeni bir problem daha eklendi: Brexit (Britanya’nın çıkışı) İngiltere’de; AB üyeliğini referanduma götüreceğini vaat eden Cameron’un liderliğindeki muhafazakârların çoğunluğu elde etmesi yeni bir tartışmayı başlatacak. İngiltere zaten euro içinde değildi ancak şimdi de AB içinde kalıp kalmamayı tercih ediyor. Komşu’yu iflasa sürükleyecek ve euro dışına çıkartacak olurlarsa, siyasi birlik içindeki İngiltere’yi nasıl tutacaklar? Kanımca İngiltere’nin siyasi birlikten çıkması; Komşu’nun borcunun makul indirim ile ertelenmesinden çok daha pahalıya patlayabilecek, AB’nin birlik olup olmadığını sorgulatacak denli önemli bir konu. Brexit, önümüzdeki dönem piyasalarda yeni oynaklık sebeplerinden biri olmaya aday. Kamuoyu yoklamalarından farklı olarak İşçi Partisi’nin seçimin kaybedeni olması; 1.5255 ile seçime giren pound/dolar paritesini “boşluklu” bir şekilde 1.5520’lere kadar taşıdı. Bu hafta 1.5625 seviyesinin test edilme olasılığı var. Ancak bu seviye test edilse bile önümüzdeki günlerde geçtiğimiz hafta 1.5275-1.5356 arasında oluşan “boşluk” kapanacaktır.