İslami borsa olur mu?

0
3541

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Talat Ulussever’in tüm borsa faaliyetlerinin İslami kurallara daha uygun bir yapıda oluşturulacağı bir model geliştirilmesi gerektiği yönündeki sözlerini, hem borsacılar hem de iş dünyası şaşkınlıkla karşılandı. Hülya Güler'in Hürriyet'teki haberine göre önerinin şu anki gündem düşünüldüğünde yersiz olduğunu bu nedenle yeni bir polemiğe çekilmemek için isimlerinin yazılmamasını özellikle rica eden iş dünyası temsilcileri, “Açıklamaları şaşkınlıkla okuduk. Bizim bilebildiğimiz kadarıyla şu anda piyasada ne yatırımcı tarafında ne de halka açılmak isteyen şirketler tarafında İslami finans ile ilgili herhangi bir talep yok. Bu konuda bir ihtiyaç da görmüyoruz. Dolayısıyla bu öneriyi yersiz ve zamansız olarak değerlendiriyoruz” dedi.

ŞİRKET SAYISI 10’U GEÇMEZ

Büyük bir bankanın aracı kuruluşunun genel müdürü, “Tüm borsa faaliyetlerinin İslami kurallara uygun bir şekilde yeniden oluşturulması bana çok mantıklı gelmedi. Daha önce bu konuda bazı denemeler yapan ülkeler borsalar oldu. Ama pek başarılı olunamadı. Türkiye’de İslami kurallara uygun bir endeks oluşturulsa bile burada işlem gören hisse senedi 10’u geçmez diye düşünüyorum. Yurtdışında bazı ülkelerde ‘Helal endeks’ uygulamaları var. Belki bu yönde adımlar atılabilir” dedi.

Bir başka borsacı ise “Herkes borsasının derinleşmesine uğraşırken bizim piyasamız ile ilgili yeni bir takım endişeler oluşturmamız çok yanlış. Şu anda bence daha çok şirket nasıl halka açılır kafamızı buna yormamız gerekiyor. Borsadaki şirket sayısı artmalı, sermaye tabana yayılmalı” diye konuştu.

SICAK PARAYI TUTMA ÇABASI

Sektörün büyük oyuncularından biri olan başka bir aracı kuruluşun genel müdürü ise Borsa Başkanı Ulussever’in bu önerisinin gelişmekte olan ülkelerde yaşanan para çıkışını önlemeye yönelik bir adım olabileceğini belirterek şunları söyledi:

“Sıcak paranın yurtdışına çıkışını önlemeye yönelik bir önlem gibi mi düşünülüyor, yoksa Körfez ülkelerinden buraya para girişini hızlandırmak mı amaçlanıyor bilemiyorum. Ama bu süreçte Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerden 2 trilyon dolar çıkması bekleniyor. Bunun 1 trilyon doları çıktı. Kaldı bir trilyon dolar. Bu aslında biraz ne yaparsanız yapın kaçınılmaz. Üstelik Borsa daha yeni yapılandırıldı. Buna yeni bir şey eklemek ne kadar sürer belli değil. Eğer Körfez ülkelerini cezbetmek hedefleniyorsa, oralarda da düşen petrol fiyatları yüzünden tasarruflar eridi. Dolayısıyla oradan da bize bu anlamda bir para girişi olmaz.”

Derinliğe ihtiyaç var

TÜRKİYE’nin bir süredir sermaye piyasalarını büyütmeyi ve derinleştirmeyi hedeflediğini hatırlatan bir başka işadamı da, “Alternatiflere her zaman açığız. Ama konjonktür olarak şu anda İslami kurallara uydurulmuş bir borsaya ihtayaç yok gibi geliyor. Bizim asıl ihtiyacımız olan şey şirketleri borsaya açılmaya ikna etmek. Şirketlerin borsaya gelmemelerinin nedeni ise, İslami kurallara uygunluk değil. Sorunların doğru teşhis edilerek çözüm üretilmesi önemli” yorumunu yaptı.

Her şey bitti bu kaldı

HALİHAZIRDA borsada birden çok şirketinin hisseleri işlem gören bir işadamı da, yine adının yazılmaması kaydıyla, “Türkiye’nin içinde bulunduğu şu anki durumu göz önüne alınca söyleyebileceğim tek şey var; herkes biraz sussun. Herkesi sukunete davet ediyorum. Başka da birşey demek istemiyorum. Konuşacağımız bir bu konu mu kaldı şimdi. Herşeyi tamamladık, sorunlarımızı atlattık, sıra borsada İslami kurallara mı geldi” şeklinde tepki gösterdi.

Başkan ne demişti?

BİST Başkanı Talat Ulussever, “Sadece İslami kurallara uygun hisse senetlerinin veya sukukların işlem gördüğü bir borsacılık yerine, tüm borsa faaliyetlerinin İslami kurallara daha uygun bir yapıda yeniden oluşturulacağı bir mekanizma, bir model geliştirmeliyiz 'İslami finans' yerine 'İslam finansı' kavramının kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Referans noktası da dahil olmak üzere tüm sistemin İslami kurallara dayandığı bir modele dayanması gerekmektedir. Ayrı bir mevzuat olmadan, tam manasıyla İslamlaştırılmış bir bankacılıktan bahsedemeyiz."

Hisse-tahvil caiz midir?

İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman, Menkul Kıymetler Borsası’nı değerlendiren bir yazıyı kendine ait internet sitesinde kaleme almış. Yazıda bir müslüman açısından borsada yapılması ve yapılmaması gerekenler bazı durumlar şöyle sıralanıyor:

* Tahviller: Faizli borç senetleri mahiyetinde oldukları için, tahvil alan şahıs, onu çıkaran kurum ve kuruluşa faizli borç vermiş olmaktadır. İslâm’da faiz yasak olduğuna göre, tahvil çıkarmak da, onu alıp satmak da caiz değildir, haramdır. Haramı, helâli hesaba katanların yapacakları şey, sermaye elde edebilmek için tahvil çıkarmak yerine hisse senedi çıkarmak, kâr ve zararda ortaklar bulmaya çalışmaktır.

* Hisse senedi: Adından da anlaşıldığı üzere ait olduğu şirket, kurum ve kuluşun bir cüz’üne (kısmına, parçasına) ortak olmanın vesikasıdır. Senedi almak ortak olmak demektir. Tabîî ortaklık, genellikle kâr ve zararda ortaklıktır. Buna göre müslümanın, kendi kurup işletemeyeceği, ticaretini ve üretimini yapamayacağı nesneleri üreten, alıp satan, pazarlayan, bunlara hizmet sunan şirketlere ortak olması caiz olmadığından, böyle şirketlerin senetlerini alıp satması da caiz değildir.

* Caiz olmayan hisseler: Meselâ alkollü içki üreten, alıp satan, domuz üreten, alıp satan, faizcilik yapan, içki, fuhuş, kumar gibi İslâm’ın haram kıldığı fiilleri işleten şirket ve kuruluşların hisse senetlerini alıp satmak, bunları pazarlamak, reklâmlarını yapmak caiz değildir; çünkü bunların hisse senetlerini almak, bu işleri yapmak mâhiyetindedir. Otomotiv sanâyii, beyaz eşya, inşaat, belli titizlikler içinde yürütülen turizm, dahilî ve haricî ticaret, nakliye vb. ile iştigal eden şirketlerin hisse senetlerini alıp satmak, satmadan muhafaza edip kâr ve zararına ortak olmak, kâr ettikleri takdirde temettûlarından istifâde etmek caizdir, helâldir.

* Spekülasyon: Bazı şirketler ve kuruluşların hisse senetlerinin değerini aşırı şekilde düşürmek veya yükseltmek için yapılan birtakım oyunlar ve hîleler, spekülatif faaliyetler İslâm’ın yasakladığı aldatma, zarara sebep olma fiilleri çerçevesine girdiği için caiz değildir. Bir müslüman borsacı bunları yapmaz. Ancak başkaları tarafından bunlar yapılmış, belli hisse senetlerinin fiyatları inmiş veya çıkmış ise bunları, hâlihazır piyasa fiyatları üzerinden alıp satanların bir sorumluluğu olamaz.

* Şirket kredi aldıysa: Şirketlerin, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak üzere faizli kredi almaları… Bu meseleye, senedi satın alanın neyi satın aldığını tayin açısından baktığımızda bir sakınca görülmemektedir; çünkü senedi satın alan, şirketin malvarlığının bir parçasını satın almaktadır; bu ne paradır, ne de faizdir; maldır, sâbit ekonomik değerdir. Şer’an alınıp satılması caiz olan malı, ekonomik değeri alıp satan kimseye “meşrû olmayan bir işi yapma” fiili isnâd edilemez.

* Temettü: Senedi satmayıp, yıllık kârından faydalanma açısından baktığımızda daha farklı bir durum karşısında kalırız: Faizli kredi kullanarak para kazanmak ve faiz ödemek. Evet, faizli kredi kullanan bir şirketin hisse senedini alan ve bunun yıllık kârından faydalanan şahıs, doğrudan (bizzat kendisi) değilse de dolaylı olarak (ortak olduğu şirket yönetiminin irâdesi ile) faizli kredi almakta, bundan gelir sağlamakta, krediyi faizi ile birlikte geri ödemektedir. Eğer ülkede, yeteri kadar faizsiz çalışan şirket varsa, senedin gelirinden istifade edecek olanların bunları tercih etmeleri gereklidir, cevazın şartıdır.

GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIN, YORUM YAPIN:

Yorum Yapın:

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.