"Dolar neden durdurulamıyor?" sorusu üzerine Babacan, doların, dünyada tüm para birimlerine karşı değer kazandığını söyledi. Bunun 4-5 aydır devam ettiğini dile getiren Babacan, "Amerikan Merkez Bankası'nın para politikalarında sıkıştırma politikaları izleyeceğini açıklamış olması doları değerlendirdi. Artı Avrupa Merkez Bankası'nın para politikalarını gevşetiyor olması Euro'nun değerini düşürüyor. Bu iki etki birleştiğinde daha keskin bir farklılık görüyoruz" diye konuştu.
Bir yıldan daha az bir sürede dünyanın en çok kullanılan para birimleri olan Euro ve doların, birbirine karşı yüzde 30-35 değer kazanıp, kaybedebildiği bir dönemde olunduğunu ifade eden Babacan, "Kurdaki hareketlilik sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde olan bir gerçek" dedi. Türkiye'ye özel bazı sebeplerin de dövizin değerlenmesini beraberinde getirdiğini ifade eden Babacan, asıl sebebin dış dalga olduğunu bildirdi.
Babacan, petrol fiyatlarının düşmesinin, dolar kurundaki artış nedeniyle net etkisinin o kadar da çok olmayabileceğini dile getirdi. Türkiye ekonomisinin sıkıntılı bir dönemden geçip geçmediği sorusuna Babacan, Türkiye ekonomisinin dışa açık bir ekonomi olduğunu söyledi. Türkiye'de mal ve finansman hareketlerinin serbest olduğunu ifade eden Babacan, "Dışarıda olup bitenden Türkiye'nin etkilenmemesi diye söz konusu değil. Dışarıda olup biten ne varsa dünya ekonomisinde Türkiye'yi de az ya da çok etkiliyor" diye konuştu. Dünyadaki tüm ülkelerde büyüme oranlarının düştüğüne dikkati çeken Babacan, bundan sonraki dönemde de son 10 yıllık döneme göre büyümenin daha düşük seyredeceğini, bunun 2008-2009 krizinin devam eden etkilerinin ve dünya ticaretinin eskisi kadar hızlı büyüyememesinin bir sonucu olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki büyüme rakamlarının neden düştüğünün sorulması üzerine Babacan, 2009 krizinin en dip noktasından sonra Türkiye'nin 2010-2011 yıllarında yüzde 9'lar civarında büyüdüğünü, bunun kredilendirilen iç tüketimden geldiğini, cari açığın yüzde 10'a çıktığını söyledi. 2010-2011 sonrasında büyüme modelinin ihracata yönlendirildiğini anlatan Babacan, "Yani büyümemizin kaynağı tabii ki iç tüketim olacak ama iç tüketim makul ve gelirimiz nispetinde olacak. Yoksa borçla harçla, ilerideki refahtan çalmış oluyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.