Davutoğlu’ndan kur açıklaması

0
3230

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bloomberg HT'nin Londra'da düzenlediği oturumda değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu son bir yılda ekonomik trendlerde olumlu ve olumsuz bazı noktalar olduğuna dikkat çekti.

Canlı yayında değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, "TL'deki zayıflama daha çok küresel türbülansla ilgili. Oynaklık gelişmekte olan bütün para birimlerini etkiliyor, bu bir negatif ayrışma değil, bu değer kaybı ile ilgileneceğiz. Reformlar uygulanmaya başladı, reformların devamı ile kur dengeye oturacaktır. Merkez Bankamızın da diğer merkez bankaları gibi gerekli araçları gerektiği zamanda kullanmak konusunda bağımsız olduğunu söylüyorum. Merkez Bankamız göstergelere bağlı olarak gerekli tedbirleri alacaktır." diye konuştu.

Davutoğlu, "Reform gündemimizi yoğunlaştırdık ve bu reform gündemiyle ilgili ilişkilerimizi de sıklaştırıyoruz. Bu reform gündemimizde neler var? Burada bir aksiyon planı var, bir kalite bazlı global şartlara uyumu, dinamizmi, rekabetçiliği içeren, bizim ekonomimizin bu yönlerini artırmayı hedefleyen, belli sektörlere dair reformu içeren bir paket. Üç boyutu var bunun bir tanesi sektörel dönüşüm, ikincisi yapısal-makro reformlar, üçüncüsü ise AB üyelik süreci ve AB reform gündemi" dedi.

Davutoğlu, Türkiye'nin ekonomi alanında, geçmiş dönemlerde, Avrupa'ya yüzünü dönerken komşuları İran, Irak, Suriye ve Rusya'ya yaptığı ihracata sırtını döndüğünü söyledi. Davutoğlu, bölgede krizden dolayı yüzünü Afrika ve Latin Amerika'ya çevirdiğini belirterek, Afrika ülkeleriyle 3 milyar dolar olan ticaret hacminin, AK Parti hükümetleri döneminde 23 milyar dolara çıktığını anlattı.

PİYASALARDA BU HAFTA NE BEKLENİYOR? TIKLAYINIZ!

Türkiye'nin mali yapısının çok güçlü olduğunu ve 2015'te yaşanan iki genel seçime rağmen mali disiplinden sapma olmadığını vurgulayan Davutoğlu, popülist politikalar yürütülmediğini, çok sıkı mali politika takip ettiklerini bildirdi. Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bizim milli gelir içindeki hükümet borcumuz da azalacak ve daha önce 2002'de, biz iktidara geldiğimizde, bu yüzde 10.7'ydi ve OECD'de oranlar arasında bu ortalama 4.3 iken Türkiye'de bu oran sıfır. 2016'da belki bu rakam biraz daha artabilir ve yüzde 0.7 olabilir. Ancak bu dahi dünyanın geri kalanına kıyasla çok küçük bir rakam olur. 2018'de biz bunun yüzde 0.4 olmasını düşünüyoruz.

Kamu sektör borcunun 2015'te, 2002'deki yüzde 74 seviyesinden çok daha aşağılara düştüğünü biliyoruz. Maastricht kriterlerinin de yarısını karşılamış durumdayız, bu bizim ekonomimizin ve bütçe disiplininin sağlığını gösteriyor. Bankacılık sektörü de çok sağlam, global krizin ardından hiçbir Türk bankası bir sorun yaşamadı ve sermaye yeterlilik oranı yüzde 15.5, bu yasal düzenleme beklentilerinin 2 katı. Ödenmeyen borçlar sadece yüzde 2.9 ve varlıkların geri dönüş oranı yüzde 1.9. Bu da güçlü bankacılık sektörümüzün ne durumda olduğunu gösteriyor. Gayri safi milli hasılanın yüzde 19.6'sını konut sektörü oluşturuyor, bunlar bizim reformlarımızdan kaynaklanmakta."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümetin kurulmasının ardından çok kapsamlı reform gündemi ve bu gündeme ilişkin takvimi açıkladığını anımsatarak, 1 haftalık, 1 aylık, 1 yıllık ve 4 yıllık programları tek tek belirttiklerini, bunu herkesin erişimine açık tuttuklarını ifade etti.

Ekonomik reformların yanı sıra sosyal ve siyasal reformlara da ihtiyaç bulunduğunu ve son 2 haftalık programında birçok sosyal ve siyasal reformu da açıkladığına değinen Davutoğlu, yarın Davos'ta, daha sonra da Almanya'da olacağını ve orada ilk defa Türk-Alman hükümetler arası zirvesini gerçekleştireceklerine dikkati çekti. Davutoğlu, geçen salı günü İstanbul'daki terör saldırısında 10 Alman turistin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, ölenlerin yakınlarına tekrar taziyelerini iletti.

Dünya ekonomisindeki oynaklığın Türkiye dahil tüm ekonomileri etkilediğini vurgulayan Davutoğlu ekonomik büyümedeki yavaşlamanın da geleceğe dair öngörülerini etkilediğini belirtti.

Türkiye ekonomisine yönelik durum değerlendirmesinde bulunan Başbakan, enflasyonun beklentilerin üzerinde, cari açığın yönetilebilir seviyede olduğunu kaydetti.

Emtia fiyatlarındaki düşüşün enflasyon üzerinde olumlu etkileri olduğunu söyleyen Başbakan Türkiye'nin bölgesindeki riskler dikkate alındığında, güvenli liman konumunda olduğuna dikkat çekti. Davutoğlu konuya dair "Türkiye'nin etrafında jeopolitik riskler var, çevremizde bir takım ülkelerin ekonomileri artık işlevsel değil, bu durum Türkiye'yi yatırımlar için güvenli liman haline getiriyor" yorumunu yaptı.

Türkiye'nin 2010'dan bu yana en hızlı büyüyen ülkeler arasında olduğuna vurgu yapan Başbakan "Cari açığın GSYİH'ya oranı 2018'de yüzde 3.5'e düşebilir" yorumunu yaptı.

Reformlara da vurgu yapan Davutoğlu "Türkiye kamu maliyesi ve vergi reformu yapacak. İlk 3 ayda şeffaflık paketini Meclis'e yollayacağız. Her mikro reformun tamamlanmasını bizzat takip edeceğim" dedi.

Konuşmasında Kıbrıs sorununa da değinen Davutoğlu, bu sorunun çözülmesiyle AB ile ilişkilerde yeni bir dönem başlayacağını dile getirdi.

'BİZ HALKIMIZIN BİR ÖĞRENCİSİYMİŞ GİBİ VAATLERİMİZİ YERİNE GETİRMEK ZORUNDAYIZ'

Sektörel dönüşümle ilgili geçen yıl Aralık ayında dönüşüm politikasını açıkladıklarını ve 5 program dahilinde bin 250 mikro reformun yer aldığını belirten Davutoğlu, açıklanan programla, Türkiye ekonomisinin ana sektörlerini dönüştürmeyi beklediklerini, çok güçlü bir siyasi irade olarak bu programın üzerinde durduklarını ve şahsi olarak da bütün mikro reformları yakından takip ettiğini bildirdi.

"Biz halkımızın bir öğrencisiymiş gibi onlara vaatlerimizi yerine getirmek zorundayız" diyen Başbakan Davutoğlu, başkanlığını kendisinin yaptığı Yatırım ve Reform Komitesi oluşturulduğunu, ayda 2  kere toplanacak komite ile bütün reform ve yatırımların takip edileceğini, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan'ın da tek görevinin yatırımları ve reformları takip etmek olacağını ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, reform paketleri içinde en önemli başlığın "gölge ekonomiyle mücadele etmek ve iç tasarrufu artırmak" olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bu bizim için çok önemli, verimliliği artırmak, sermaye piyasalarını derinleştirmek, iş gücü piyasasının esnekliğini artırmak, temel ve mesleki becerileri artırmak, insan kaynaklarını daha nitelikli hale getirmek, kamu satın almaları vasıtasıyla bilgi işlem konusunda kaliteyi artırmak, bu AR-GE paketinin en önemli unsurlarından biriydi.

Biz, dünyadaki en önemli altıncı sağlık turizmi merkeziyiz ve çok sağlıklı bir sağlık sistemimiz var. Sağlık endüstrisinin mobilitesini sağlamak, nakliyattan lojistiğe geçişi sağlamak, bu paradigmanın değişimini ve niteliksel bir dönüşümü içeriyor.

Yüksek hızlı trenlerin içinde bulunacağı Pekin'den Londra'ya kadar bir demiryolu bağlantısı sağlayacak Marmara Avrasya Tüneli ve aynı zamanda hava yolları, limanlarla bu bağlantılarla kuruldu. Şimdi İstanbul'a dünyanın en büyük havalimanını inşa ediyoruz. 150 milyon yolcuyu yılda ağırlayacak bir havalimanı. Bir ülkenin ekonomisini anlamak için havalimanlarına bakın derim ben, eğer havalimanları dinamikse ekonomi de dinamik demektir. Eğer Avrasya ile İstanbul bütün ulaşım bağlantılarının merkezi haline gelecek. Biz Akdeniz'in en büyük limanının İzmir'de Filyos'ta inşa etmekteyiz, Karadeniz'de hem doğu-batı hem kuzey-güney koridorlarının birbirleriyle bağlantı içinde olmasını istiyoruz.

'DAHA LİBERAL, DAHA AZ KISITLAYICI ANAYASA'

Başbakan Davutoğlu, ekonomik ve politik istikrar ile anayasa değişikliğine yönelik bir soru üzerine, mevcut anayasanın askeri cunta tarafından 1982 yılında hazırlandığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim çok daha liberal, daha az kısıtlayıcı, daha az detaylı, insan haklarına ve güçler ayrılığına dayanan bir anayasaya ihtiyacımız var. Eğer anayasa reformunu gerçekleştirebilirsek bu Türk demokrasisinin en büyük reformu olacak. Bu yüzden ben muhalefet liderleriyle de hükümeti kurduktan hemen sonra görüştüm. Yaklaşımlar olumlu oldu. Bir anayasa komisyonu oluşturuyoruz. Her partinin üç üyeyle temsil edildiği bir komisyon olacak. Aslında bizim için endişe değil bir ümit kaynağı başarabilirsek. Anayasal süreçten bağımsız olarak reform gündemi her şekilde devam edecek. Mevcut ekonomik istikrar ve siyasi istikrar devam edecek."

Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye'nin tek başına bir ekonomi olmadığına ve global yapının bir parçası olduğuna dikkati çekerek, ekonomideki oynaklıktan bütün para birimlerinin etkilendiğini söyledi.

Türk lirasındaki değer kaybıyla ilgileneceklerini kaydeden Davutoğlu, "Oynaklık geçen yılın global ekonomisinin kilit kavramıydı. Gelişen piyasaların genel gidişatı içeresinde bu bir negatif ayrışma değil. Bu bizim ekonomik performansımızdan kaynaklı değil, bu global ekonomik türbülansla ilgili" dedi.

Sektörel dönüşüm paketi ve sekiz makro yapısal reformu açıkladıklarını dile getiren Davutoğlu, "Bu reformların uygulanmasından sonra değişecek. Geçen ay, ilk üç ayda yapılması gereken reformları gerçekleştirdik. Bu performansla eminim yeniden kuru dengelemeyi başaracağız" değerlendirmesinde bulundu.

'ASGARİ ÜCRETTEKİ ARTIŞ'

Davutoğlu, asgari ücrette yüzde 30 artış yapmalarının ardından Türkiye'de bütçeyle ve mali politikayla ilgili endişeler oluştuğunu ancak herkesin Türkiye'nin mali politikasının bundan etkinlenmediğini gördüğünü söyledi.

Artışın enflasyona olumsuz etkisi olmaması için bütün önlemleri alacaklarını aktaran Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti

"Tam tersine açığımız şu anda sıfır ve bütçe dengesine ulaşmış vaziyetteyiz. Buna benzer şekilde yüzde 30'luk zam da mutlak bir rakam değil, en azından yüzde 12'lik bir artış zaten olacaktı asgari ücrette. Geriye kalan fark yüzde 17-18 gibi bir artış oluyor. Enflasyona bir etkisi olacak evet ancak biz girişimcileri destekliyoruz. Her çalışanımız için bir teşvik vereceğiz. Böylece Türk firmalarının rekabetçiliği olumsuz olarak etkilenmeyecek. Bu arada diğer alanlarda da bazı tedbirler alacağız. Enflasyonla ilgili gıda fiyatları, ekonomiyi liberalleştirme ve bazı sektörleri yeniden yapılandırma gibi bazı önlemler alacağız. Bu eminim ki asgari ücretin olumsuz etkisine bir denge sağlayacaktır."

Davutoğlu, "Kısa vadede Merkez Bankasının faiz oranlarını artırması gerektiğini düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, "Herkes Merkez Bankasının bağımsızlığından bahsedip bununla ilgili yorumlar yapıyor. Ben de bizim Merkez Bankamızın da diğer Merkez Bankaları gibi bağımsız olduğunu söylüyorum gerekli araçları gerekli zamanlarda kullanma konusunda. Onun haricinde tabii ki Türkiye ekonomisi tutarlı bir şekilde bütün kurumlarıyla işlemektedir. Buna bizim Merkez Bankamız karar verecektir. Göstergelere bağlı olarak gerekli tedbirleri alacaklarından eminim" diye konuştu.

TURİZM SEKTÖRÜNDEKİ ŞİRKETLERE YENİ TEŞVİKLER VERİYORUZ

Sultanahmet Meydanı'ndan yaşanan terör saldırısının Almanya ile ekonomik ilişkileri etkileyip etkilemeyeceğine yönelik soru üzerine Davutoğlu, gerekli tüm tedbirleri aldıklarını ve turizm sektöründeki şirketlere birtakım yeni teşvikler verdiklerini söyledi.

Terörist saldırılardan bütün ülkelerin endişeli olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Mesela Paris en büyük terörist saldırılardan birine şahit oldu. Paris en büyük turistik bölgelerden biriydi, aynı şekilde İstanbul da önemli bir turistik nokta. Terörizm maalesef Avrupa'da ve her yerde hayatımızın bir gerçeği oldu. Ancak bu kendi başına zaten teröristlerin istediği bir şey, ülkeler arası, toplumlar arası bağları kesmek. Bu yüzden bizim buna aşırı tepki vermekten kaçınmamız lazım. Eminim turistler medeniyetlerin beşiği Türkiye'ye gelmeye devam edecek" diye konuştu. 

GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIN, YORUM YAPIN:

Yorum Yapın:

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.